LostSeyret

7. Kesin Lost Teorisi (The Seventh Seal Theory of Lost)

7. Kesin Lost Teorisi (The Seventh Seal Theory of Lost)

FISILTILAR KİME AİT? …

Ada, doğal bir mineral (Black Rock). Alvar Hanso’nun dedesi Magnus Hanso’nun niyeti, köleleriyle birlikte bu efsanevi “Black Rock”ı patlatıp elde edeceği madeni satmaktı. Bir fırtınaya yakalanarak karaya vurdular. “Magnus” kurtuldu, köleler öldü. Adayı terk etmek için bir sal inşa etti. Kölelerin çığlıkları kulaklarındaydı. Aslında onları gerçekten duyuyordu. “Black rock” elektromanyetik aktiviteyi, sesi, düşünceyi, hafızayı kaydediyordu. Aynı zamanda ona geleceğiyle ilgili sezgisel bir fikir de veriyordu. Bir gemi yapıp eve döndü. Gemisiyle adaya makul bir mesafede seyrederek meditasyon halinde, taşın ona gelecekle ilgili anlattıklarını telakki etti. Bunları ticaret hayatında kullanarak adanın sırrıyla birlikte varisi “Alvar Hanso”ya bırakabilecek kadar muazzam bir servete sahip olacaktı.

GİZEMLİ SAYILAR

“Valenzetti” adlı matematikçi, dünyanın sonuna dair “4,8,15,16,23,42” sayılarını içeren bir formül hesaplamıştı. Bu sayıların her yerde olduklarını ve dünyanın sonunun tahmininde önemli olduğunu iddia ediyordu. “Alvar”, formülü öğrendi ve adanın kendisine verdiği bilgiyle alakalı bularak “Valenzetti” ile “Dharma Girişimini”ni oluşturdu. Amaç bu sayıları değiştirerek dünyayı öngörülen korkunç sondan kurtarmaktı. “Alvar”, insanlığın iyiliği için adayı bazı kalifiye insanlarla paylaşması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden bilim adamlarını ve psişik sınırlara dayanan güçlere sahip, özel çocukları adaya getirdi.

ADADAKİ İSTASYONLAR

Adada kurulan istasyonlarda kaderin değiştirilemezliği teorisini sınayan deneyler yapıldı. Bu deneylerden biri Swan’dı. Aslında test edilen şey, görevlerine olan inançlarının, kaderi yerinden bir milimetre oynatıp oynatamayacağıydı. İşe yaramadı. Sorunlu kaderin, adada hapsedilmesine karar verildi.

MERAK EDİLEN JACOB KİM?

Çocukların en özeli “Jacob”, zihniyle objeleri oynatabiliyordu. Madem “Black Rock” hafızayı depolayabiliyordu, “Jacob” da kayanın gücünün yoğun olduğu yere yerleştirildi ve bir bilim adamı ordusunun gözlemi altında kayadan kaderi emmeye çalıştı. Daha sonra “incident”(olay) olarak bahsedilecek patlama gerçekleşti. “Jacob”, bu patlamayla cismani formunu kaybedip, “Black Rock” tarafından emildi. Ama nesneleri hala oynatabiliyordu. Kendini taş halinde hareket ettirebiliyordu. Siyah bir toz bulutu halinde hareket edip, çeşitli şekillere bürünebiliyordu.

KADERİ DEĞİŞTİREMEDİLER

Patlama, enerjinin serbest bırakılmasını gerekli kılmıştı. Yoğunlaşan enerji bilim adamlarının kader üzerindeki araştırmalarının sürmesini sağlıyor, enerjinin periyodik olarak boşaltılması ise başka felaketleri önlemeye yarıyordu. “Swan”ın artık gerçek bir amacı vardı. Elektromanyetik enerjinin, “her 108 dakikada bir” yakındaki bir başka uyduya aktarılması gerekiyordu. Bu iş için, “Radzinsky ve Kelvin İnman” atandı. Fakat onlar, kaderin değişmeyeceğini düşündüler. Bununla birlikte “incident”(olay), dünyanın felaketine yol açacak olan bir anomali yaratmıştı. .

ADAYA ANOMALİYİ ÇEKTİ

Bakunin’e, bu anomalinin dünya üzerinde yarattığı etkiyi takip etme ve etkileyebileceği insanların profilini çıkarma görevi verildi. O da, “Flame İstasyonu” vasıtasıyla bu insanları buldu. Her biri bir şekilde düşen uçakla ya da birbiriyle bağlantılıydı. Anomali büyük dalgalar halinde büyüyecekti. Sonunda bir şekilde bütün bu insanlar aynı gün aynı saatte aynı uçağa bindirilerek adaya getirildiler. “Dharma”, kaderin rotasının tamirinde (course-correcting) ona yardımcı oluyordu.




teori Andrew Smith 'e aittir.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol